Kayıtlar

Nisan, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Zayıflayınca Ne Olacak?

Resim
Bugün yine Canan Karatay haberiyle uyandık :) Doğal tereyağ, zeytinyağ yiyin kanser manser kalmaz diyordu. Biliyoruz ki Karatay'ın tek şartı ekmek, buğdaya ve şekere dair herşeyin hayatımızdan çıkması. Güzel. Katılıyorum. Uyguladığımda çok işe yaradı. O bilimsel kısmı. Sadece sağlık problemi varsa zaten tedaviyle birlikte kilo verme de başlıyor. Sorun sağlık problemi olmadığı halde alınan kiloda. Nedeni ne? Neyin yerini doldurmaya çalışıyoruz? Ne olacak zayıflayınca? -Sağlıklı olacağım ( o zaman somut bir sağlık problemin var demektir ki önce bunun çözüm yoluna gitmen gerekir) -Özgüvenim artacak ( Aslında özgüvenli olmadığın için kiloyu takıyorsun veya kilo alıyorsun ) Sonuç olarak söylediğin şey aslında kilonun sebebi zaten. Özgüvenin yokluğunu hissetmemek için oraya bir mazaret uyduruyoruz ve ona inanıyoruz. Çözebileceğimiz bir mazeret olmasa da bir umut alıyoruz ve aslında onu çözmeyerek umudu hep saklı tutuyoruz. Yani umudumuzu başka şeye bağlamamız lazım. Çünkü

Kadın ve Erkek aşkı farklı mı yaşar?

Resim
Aslında aşkın bir kimyası var. Uzmanlar beynin aşıkken salgıladığı kimyasalların olduğunu ve bunun biyolojik olduğunu her defasında belirtiyor. Bunlara artık kulaklarımız doldu. Dopamin (ilk salgı, arzu, haz) serotonin ( muhabbet aşaması,hoşlanma -sevme ) oksitosin ( bağlanma aşaması ). Dolayısıyla aslında aşkın birinci duygusu arzulamak. Hani bunu yadırgamamak lazım.Bu arzu kadında romantizm tabanlıyken erkekte erotizm tabanlı. Bu da biyolojik. Erkek beyni romantizm verir erotizm ister, kadın erotizm verir romantizm istermiş. Bundan dolayı suçluluk hissetmek veya suçlamak doğru değil çünkü biyolojik eğilim bunu gerektiriyor. Bu tüm canlılarda aşağı yukarı aynı ancak insanlar diğer canlılardan farklı olarak isteklerini erteleyebiliyor. Zaman ve şartlara göre uyumlanıyor. Bir de aşkı tehlike olarak algılama meselesi var tabi. Bu da iki cinste de değişiyor. Erkekler herhangi bir tehlike anında ilk olarak ( bir alet, taş vs arayıp) saldırıya geçmeyi düşünürken kadın saldırı de

" Çünkü " Harika bir kelime!

Resim
Bugün hayallerin için ne yaptın? Bugün de sadece hayalini kurdum demiyorsun umarım? İnsanın hayallerine giden bir yol var aslında. Sadece tutku eksik. Tutkunla hayalinin aynı şey olup olmadığına karar vermen gerekiyor önce. Hayalleri gerçekleşmeyenler hayaliyle tutkusu aynı olmayıp bunun da farkında olmayanlar. Hayal nedir? İmge. Zihinde tasarlanan, canlandırılan ve gerçekleşmesi istenen şey, görüntü. Resimden ibaret yani... Tutku nedir? Latince hareket,iradeleri, yargıları aşan coşku anlamına gelen 'passio' kelimesinden gelir. Demekki tutkun olmayan şey hayalindeki resimden başka bir şey olamayacak. O yüzden de önce arzulanan şeyin, tutkumuz olup olmadığını anlamak gerekiyor. Bunu anlamanın bir çok yolu olsa da benim en sevdiğim ; bana hiç para verilmese 7/24 çalışmak zorunda kalsam neyi yapmaktan bıkmam? sorusunu sormak. İnsan zaten yetenekleri doğrultusunda hayaller kurar ve tutkusu artar. Bugün para kazanmak için yaptığın iş hayalin değilse işten eve gi

Centilmen dediğin...

Resim
Görgülüdür herşeyden önce. Bu sebepten eğitimli /eğitimsiz olması onu centilmen olmaktan alı koymaz veya centilmen yapmaz.Görgülü insanların çevrelerine gösterdikleri ilgi samimiyet derecesine göre değişse dahi niteliklidir, onların ihtiyaçlarını anlamaya çalışır. Sabırlıdır. Gerçek centilmen kimseyi aceleye sevk etmez. Beklemeyi bilir. Naziktir. Sosyal ortamlarda kapıları açar, partneri oturacağı zaman sandalyeyi tutar, evinden alır evine bırakır. Özel bir randevuda (en azından ilk buluşmada) hesabı asla kadına ödetmez veya hesaba ortak etmez. Buluşma programını ve organizasyonunu kendisi yapar. Kendine güvenir ve rahattır. Dikkat çekmeye çalışmaz. Bakımlıdır, kokmaz. Kıyafetleri temiz görünür, tırnakları kısa ve elleri bakımlıdır. Düşünmeden konuşmaz. Klas olmanın en önemli adımı düşünerek konuşmaktır. Mütevazidir. Davranışlarından, ne yaptığının ,kim olduğunun ,nasıl bir yerden geldiğinin anlaşılacağını bilir, anlatmaz. Dik oturur, ortama ve modaya uygun giyinir. Stili ki

Elinin hamuruyla icat çıkar!

Resim
Google'a Ümmiye Koçak yazınca titri oyuncu, yazar, çiftçi ve yönetmen çıkıyor. Biz onu Cristiano Ronaldo'yla oynadığı Türk Telekom reklamından tanıyoruz. En azından benim dikkatimi orada çekti, öncesinde haberini hiç duymamışım. Türkiye, kadınları ,en ihtiyacı olduğu şu dönemde daha çok hiçe sayıyor. Sadece yeterli ceza almayan şiddet olaylarından değil, çevremde kadınlara yardım için çeşitli organizasyonlar düzenleyen arkadaşlarımın karşılaştığı sıkıntılardan dolayı daha iyi biliyorum. Ümmiye hanım Mersin'de yaşayan çocukken okuduğu kitaplar ve kurduğu hayallerden yola çıkıp bir tiyatro topluluğu kuruyor,oyunlar çıkarıyor ve iş New York Avrasya Film Festivali'nde "Sinemada en iyi Avrasyalı Kadın Sanatçı" ödülüne kadar geliyor. Ödülünü almaya bile maddiyattan dolayı gidemiyor ayrı... Hanımefendiye hayran kalmakla birlikte sadece enteresan bir profil diye duyuruldu. Tabii demiyorum ki neden duyuruldu ben de hayran kaldım kendisine ama o kadar ilham

Bizi ne yoruyor?

Resim
Yıllardır insanı en çok insan ilişkilerinin yorduğu söylenir durur. Doğrudur da ancak eksiktir de... Birilerinin bize takındığı tavır, bir işteki başarısızlığımız, istediğimiz elbiseyi alamayışımız, alsak ta içine giremeyecek oluşumuz :) herkeste olan ama bizde olmayan o en çok istediğimiz şey ( zayıflık , güzellik, zenginlik ,çocuk, eş ,mevkii ) de değil bizi yoran. İnsanı en çok yoran kendidir, insanı kendi içindeki ikilik yorar. O birinin bize takındığı tavır, biz kendimize " bana neden böyle davranıyor ?" demeye başladığımızda yormaya başlar bizi. Bir soruyla bitmez çünkü bu dialog soruların ardı arkası kesilmez kafamızın içinde... Nedenleri listelemeye başlarız hemen, tonlarca da vardır o nedenlerden... Bulacağızya listeyi uzatırız ki mantıklı bir kaç sebep olsun elimizde :) O işteki başarısızlığımız yarım saatten fazla etkilemez normalde bizi. Etkilemez çünkü ilk değil son olmayacak en büyük gerçek bu... ama bunu atlarız. Hemen neyi eksik yaptığımıza bakarız. Hiç

Dünyanın en güzel makyajı " Gülümsemek "

Resim
Bugün bir yerde okudum; eğer siz de benim gibi ara sıra ( belki de sıklıkla ) suratınızın asıldığını fark ediyor ve buna üzülüyorsanız bunun için bir formül bulmuşlar; her an, birinin bir yerden fotoğrafınızı çekip ne kadar asık suratlı bir insan olduğunuz başlığıyla en çok okunan gazetelerde, en fazla insanın geçtiği caddelerdeki billboardlarda veya televizyondaki bir belgeselde " en itici insanlar " adı altında yayınlatacağını düşünün denmiş. :) İlk başta çok tehditkar bulmama rağmen uygulanabilecek bir tutum gibi de geldi bana. Neticede hayatınızda o gün bir kayıp yaşamadıysanız , bir felaketten kıl payı kurtulmadıysanız ( ki kurtuluşunuzu anımsayıp gülmek de olası) ne olabilir ki bu kadar asık bir suratla yürüyeceksiniz. Kadın olarak bütün gün daha güzel nasıl görünebilirim, bugün işimde satış kotama nasıl ulaşabilirim diye endişeyle geçirilmiş her dakika tümüyle kayıp onu bilelim artık. Gülümsemenin hedeflediğiniz bütün satışları getirebileceğinden emin olabili